04 Kasım 2025 - Salı

TEŞKİLAT RUHU VE DAVANIN OMURGASI

Bir dava, tabelayla değil, omuz omuza verilmiş emekle ayakta kalır.

Yazar - HÜSEYİN KILINÇ
Okuma Süresi: 3 dk.
91 okunma
HÜSEYİN KILINÇ

HÜSEYİN KILINÇ

-
Google News
TEŞKİLAT RUHU VE DAVANIN OMURGASI Bir dava, tabelayla değil, omuz omuza verilmiş emekle ayakta kalır. Bir teşkilat da, şirket mantığıyla değil, gönül bağıyla yönetilir. Bugün bazı teşkilatlarda öyle bir hava esiyor ki, sanki insanlar “performans puanı”yla ölçülüyor, sanki dava adamlığı bir raporla tespit ediliyor. Oysa bu hareketin doğuşunda ne prim vardı, ne maaş, ne de protokol arabaları… Vardı sadece inanç, samimiyet ve millet sevdası. Teşkilatın ruhunu anlamayanlar, onu bir idari sistem sanıyor. Oysa teşkilat, insanı kazanmanın, kırmadan eğitmenin, kaybetmeden ilerlemenin adıdır. Eğer bir teşkilat, insan öğütüyor, birilerini dışlıyor, gönül kırıyor ve buna “disiplin” diyorsa, bilinsin ki o teşkilatın kalbi zayıflamaya başlamıştır. Bir gün o yanlış düzen, aynı isimleri kendi değirmeninde öğütür. Siyasi makamda oturmak demek, keyif sürmek değildir. Bedava arabalarla, özel şoförlerle, “ben oldum” havasında dolaşmak; millete hizmetin değil, nankörlüğün resmidir. Gerçek dava adamı; zamanı, ailesi, sağlığı hatta kendi kazancını bu yola koyan kişidir. Bir teşkilat mensubu, koltuktan güç almaz; aksine koltuğa güç verir. Eğer birileri koltuğu “kişisel vitrin”e çevirmişse, orada davadan değil, çıkar düzeninden söz edilir. Bir Siyaset Parti’nin 25 yılı, bir milletin diriliş hikâyesidir. Bu hikâyeyi yazanlar, bugün unuttukları o fedakârlık ruhu sayesinde bugünlere geldi. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanınız, bu davayı makam için değil, milletin onuru için omuzladı. Ancak şimdi o mirası acımasızca tüketenler, kendi geleceğini de tükettiğinin farkında değil. Teşkilatlar; kırgın gönülleri onarmak, küsenleri kucaklamak, davasına yeniden inananları çoğaltmak için vardır. Kibirle, ayrıştırmayla, üstünlük taslamayla değil; birlik, samimiyet ve adaletle yürür bu yol. Eğer bugün teşkilatlar yorulduysa, sebebi muhalefet değil, içeriden çürüyen o samimiyet eksikliğidir. Bu davanın en büyük gücü “insan”dır. İnsanı kaybeden, her şeyi kaybeder. Teşkilatçılığın kitabında “kırmak” yoktur, “kazanmak” vardır. Birlikte yürüyemeyen, kimseyi peşine takamaz. Unutulmamalıdır ki; dava makamla değil, vicdanla taşınır. Koltuklar gelip geçer, ama gönüller bir kez kırıldı mı, bir daha yerine gelmez. Ve bir gün geldiğinde, o kırılan gönüllerin sessizliği, her türlü alkıştan daha gür bir sesle yankılanır. Hüseyin Kılınç
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.